For at give dig den bedst mulige oplevelse bruger dette websted cookies. Gennemgå vores Fortrolighedspolitik og Servicevilkår for at lære mere.
Forstået!
Player FM - Internet Radio Done Right
Checked 29d ago
Ditambah three tahun yang lalu
Indhold leveret af Türk Müziği Akademik Çevresi. Alt podcastindhold inklusive episoder, grafik og podcastbeskrivelser uploades og leveres direkte af Türk Müziği Akademik Çevresi eller deres podcastplatformspartner. Hvis du mener, at nogen bruger dit ophavsretligt beskyttede værk uden din tilladelse, kan du følge processen beskrevet her https://da.player.fm/legal.
Player FM - Podcast-app Gå offline med appen Player FM !
The War and Treaty’s Michael and Tanya Trotter grew up in Cleveland, Ohio, and Washington, DC, respectively, but both have family roots in the South. They also grew up in the musical traditions of their churches – Tanya in the Black Baptist Church and Michael in the Seventh Day Adventist Church – where they learned the power of song to move people. After becoming a father at a very young age, Michael eventually joined the armed forces and served in Iraq and Germany, where he took up songwriting as a way of dealing with his experiences there. Meanwhile Tanya embarked on a singing and acting career after a breakthrough appearance in Sister Act 2 alongside Whoopi Goldberg and Lauryn Hill. Now, after a long and sometimes traumatic journey, Michael and Tanya are married, touring, winning all sorts of awards, and set to release their fifth album together, and their fourth as The War and Treaty. Sid talks to Michael and Tanya about the new record, Plus One , as well as their collaboration with Miranda Lambert, what it was like to record at FAME studios in Muscle Shoals, and how they’re blending country, soul, gospel, and R&B. Learn more about your ad choices. Visit podcastchoices.com/adchoices…
Indhold leveret af Türk Müziği Akademik Çevresi. Alt podcastindhold inklusive episoder, grafik og podcastbeskrivelser uploades og leveres direkte af Türk Müziği Akademik Çevresi eller deres podcastplatformspartner. Hvis du mener, at nogen bruger dit ophavsretligt beskyttede værk uden din tilladelse, kan du følge processen beskrevet her https://da.player.fm/legal.
Türk Müziği Akademik Çevresi (TUMAC), Türk Müziği’nin bilimsel olarak araştırılması, incelenmesi, derlenmesi ve sunulması amacı ile başta müzik bilimi olmak üzere farklı disiplinlerden akademisyen ve araştırmacıların oluşturduğu, bilimsel araştırma, eğitim, uygulama ve yayın faaliyetleri ile seçkinleşen, gönüllülük esasına dayalı, bağımsız, müşterek ve akademik bir girişimdir.
Indhold leveret af Türk Müziği Akademik Çevresi. Alt podcastindhold inklusive episoder, grafik og podcastbeskrivelser uploades og leveres direkte af Türk Müziği Akademik Çevresi eller deres podcastplatformspartner. Hvis du mener, at nogen bruger dit ophavsretligt beskyttede værk uden din tilladelse, kan du følge processen beskrevet her https://da.player.fm/legal.
Türk Müziği Akademik Çevresi (TUMAC), Türk Müziği’nin bilimsel olarak araştırılması, incelenmesi, derlenmesi ve sunulması amacı ile başta müzik bilimi olmak üzere farklı disiplinlerden akademisyen ve araştırmacıların oluşturduğu, bilimsel araştırma, eğitim, uygulama ve yayın faaliyetleri ile seçkinleşen, gönüllülük esasına dayalı, bağımsız, müşterek ve akademik bir girişimdir.
28 Aralık 2019 Cumartesi günü Türkiye Tarihi Evleri Koruma Derneği TÜRKEV’in katkılarıyla Dede Efendi Evi'nde gerçekleşen Türk Müziği Akademik Çevresi Bilim-Sanat Etkinlikleri'nin sekizincisinde Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Müzik ve Sahne Sanatları Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Aslıhan Özel, “ 2000 Sonrası Klasik Kemençe Taksim İcralarında Yeni Yönelimler ” başlıklı bir sunum yaptı. SUNUM HAKKINDA Türk makam müziğinin incesaz topluluklarında onsekizinci yüzyıldan itibaren yerini almış olan klasik kemençe, tınısı ve icra şekilleri bakımından son bir asırda bilgi verebilecek nitelikte ses kayıtlarına sahip olmuştur. Ses kayıt teknolojisinin ilk örnekleri, yirminci yüzyıl başlarında İstanbul’da fonograf ve kovanlarla kendini göstermiş, kovanlara yapılan kemençe taksim kayıtları Kemençeci Vasilaki (1845-1907) tarafından gerçekleştirilmiştir. Ardından gelen gramofon ve taş plak dönemi ile Tanbûrî Cemil Bey’in (1871-1916) tanbur, kemençe, lavta, viyolonsel ve yaylı tanburla yaptığı taksim ve eser icraları, saz müziğinin gelişmesi yolunda değer taşıyan önemli kayıtlar olarak tarihe geçmiştir. Makara bant, plak ve kaset dönemlerinde ise isimlerini çeşitli albümlerde, radyo ve televizyon programlarında duyurmuş daha fazla kemençe icracısı olduğu gözlemlenmiştir. Bu kayıtlarda yer alan geleneksel taksim formu da tarihsel süreçte giderek değişmeye ve uzun süreli taksimlere dönüşmeye başlamıştır. Kemençe artık tanbur ve ney ikilisine katılmış üçüncü bir önemli üye olarak, beraber taksim yapma anlayışının temsilcilerinden olmuştur. Zamanımıza yaklaşıldıkça dijital ortamlarda “compact disc”lere yapılan kaliteli ses kayıtları ile, kemençe icracılarında ve üretilen albümlerde hızlı bir artış yaşanmıştır. Yirminci yüzyılın sonlarına doğr Türk çalgı icralarında görülen yeni arayışlar, varolanın dışına çıkma ve farklılık gösterme çabaları, zamanla müzik endüstrisinin üretimlerinde kendisini göstermiştir. Bu arayışlar çerçevesinde çeşitli müzik türlerine katkıda bulunan klasik kemençe icraları da, taksimlerinde etkileşimler ve değişimler geçirmiştir. Bu çalışma ile son 20 yılın albümlerinde yer alan klasik kemençe taksimleri incelenmiştir. Tespit edilen kişisel albüm sahibi yedi kemençe sanatçısının yayınlanan son albümlerinin analizi ile, taksimler genel ve ayrıntılı olmak üzere iki kategoride incelenmiştir. Genel incelemede; eşlik çalgılar, makam kullanılışı, varyasyonlar, tablo içerisinde süreleriyle gösterilmiştir. Ayrıntılı incelemede ise; klasik kemençe üslubunun taksimlere yansıyan en belirgin süslemeleri, dizi niteliğindeki ezgi yapıları ve çift ses kullanımı ele alınmıştır. Böylelikle, klasik kemençe taksimlerinin nasıl değiştiği ve gözlemlenen veriler ışığında geleceğe dair icra yorumlarının nasıl değişebileceği yönünde fikir verici özelliklerin tespiti, bu çalışmanın konusu olmuştur. Dr. Öğr.Üyesi Aslıhan Eruzun Özel 1973 İstanbul doğumludur. 1984 – 1994 yılları arasında İTÜ Türk Mûsikîsi Devlet Konservatuarı’nda almış olduğu müzik eğitiminin ardından, İTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde 1997 yılında yüksek lisans ve 2006 yılında sanatta yeterlik çalışmalarını tamamlamıştır. 2000 yılında YTÜ Sanat ve Tasarım Fakültesi’nde akademisyenliğe başlayan Özel, halen aynı kurumda eğitim – öğretim görevini devam ettirmektedir. 1984’ten bu yana kemençe sanatçısı İhsan Özgen’in talebesidir.…
30 Kasım 2019 Cumartesi günü Türkiye Tarihi Evleri Koruma Derneği TÜRKEV’in katkılarıyla Dede Efendi Evi'nde gerçekleşen Türk Müziği Akademik Çevresi Bilim-Sanat Etkinlikleri'nin yedincisinde Kırıkkale Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Doğu Dilleri ve Edebiyatları Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yakup Şafak, “ Mevlevî Ayinleri ve Güfte Özellikleri ” başlıklı bir sunum yaptı. SUNUM HAKKINDA Engin dehâsı, derin fikirleri ve örnek yaşayışı ile asırlardır Müslüman toplulukları derinden etkilemiş olan Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin 17.12.1273’te vefatından sonra onun sâdık halifesi ve Mesnevî’nin kâtibi olan Hüsâmeddin Çelebi, 10 yıl kadar postnişinlik hizmetinden sonra 683 (1284) yılında vefat etmiştir. Görevi, Hz. Mevlâna’nın büyük oğlu Sultan Veled devralmış; uzun yıllar Mevlevîlik usûl ve adabını tanzim ederek ömrü boyunca babasının fikirlerini ve tasavvufî anlayışını yaymaya gayret etmiştir. Çeşitli vilâyetlerde Mevlevîhane açmış, matbah ve çile usûlünü getirmiş, Mevlâna Türbesi’nin yanındaki semâhaneyi yaptırmış ve semâ âdâbını düzenlemiştir. Mevlevîlik tarikatinde dönerek yapılan toplu zikre semâ, âyîn-i şerîf veya mukâbele-i şerîfe denir. Semâ esnasında okunmak için bestelenmiş eserlere ve bu forma da âyin veya âyîn-i şerîf adı verilir. Hz. Mevlânâ zamanında belli bir nizâma bağlı kalmaksızın dînî ve tasavvûfî bir coşkunluk vesîlesiyle icrâ edilen semâ, Sultan Veled’den sonra, Ulu Ârif Çelebi zamanından başlayarak Pîr Âdil Çelebi zamanına kadar tam bir disiplin içine alınmış, sıkı bir nizâma bağlanmıştır. Böylece XV.yüzyılda son şeklini alan semâ âyinine daha sonra XVII. yüzyılda nâ’t-ı şerîf eklenmiştir. Mevlevî âyinleri, asırlar içerisinde ilhamını Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî’nin hayatından ve düşüncelerinden alan sanatkârlarca bestelenmiş, mûsikîmizin en görkemli, en sanatlı eserleri arasındadır. Bu ince ruhlu insanlar kendilerini, Mevlâna yolunda yok bilmişler; ruhlarındaki kelimelere sığmaz heyecanları, çoşkuları, ümitleri, sevinçleri, insanoğlunun ezelden beri meclûb olduğu seslere, nağmelere dökmüşlerdir. Bu konuşmada âyîn-i şerîflerde kullanılan güfteler üzerinde durulacaktır. Güfte sahiplerinin kimler olduğu, seçilen şiirlerin muhtevası ve özellikleri, kaynakları, vezinleri, bestekârların tercihleri gibi hususlar aydınlatılmaya çalışılacaktır. Doç. Dr. Yakup Şafak 1959 yılında Samsun’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini bu şehirde, yüksek öğrenimini Ankara Üniversitesi’nde gördü. 1983 yılında Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Fars Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı’na araştırma görevlisi olarak tayin edildi. Yüksek lisans öğrenimini Ankara Üniversitesi’nde, doktora öğrenimini Atatürk Üniversitesi’nde yaptı. 1992 yılında öğretim üyesi olarak Selçuk Üniversitesi’ne geçti. 2015 yılından itibaren Kırıkkale Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Doğu Dilleri ve Edebiyatları Bölümü’nde çalışmaktadır. Fars ve Türk edebiyatları, Mevlâna ve Mevlevilik üzerine araştırmaları bulunmakta, bu konularda Üniversite dışında da bazı kültürel etkinliklere katılmaktadır. Evli olup 4 yetişkin çocuğu vardır.…
26 Ekim 2019 Cumartesi günü Türkiye Tarihi Evleri Koruma Derneği TÜRKEV’in katkılarıyla Dede Efendi Evi'nde gerçekleşen Türk Müziği Akademik Çevresi Bilim-Sanat Etkinlikleri'nin altıncısında ve 2019-2020 akademik dönemindeki ilk programında Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülçin Yahya Kaçar, “ Bir Medeniyetin Aktarımında İki Üstâd: Yahyâ Kemâl ve Cinuçen Tanrıkorur ” başlıklı bir sunum yaptı. SUNUM HAKKINDA Yahyâ Kemâl ve Cinuçen Tanrıkorur; rûhen ve fikren aynı kültürü terennüm eden iki üstâddır. Her ikisinin görüşünde de medeniyet, kültür, dil, târih ve mûsikî yüceltilmesi gereken değerlerdir. Bu anlamda havas bir kültür oluşturmada hem fikirdirler. Yahyâ Kemâl için şiir ve mûsikî iki sevgilidir. Mûsikî ve şiir birbirine âşıktır. Şiirlerinde târihi anlatırken mûsikîyi, mûsikîyi anlatırken târihi anlatmış ve bu yolla da aslında bir medeniyet aktarımı yapmıştır. Türk mûsikîsi ise pek çok şiirinde kendisine ilhâm kaynağı olmuştur. Bu nedenle Derin Mûsikî, Eski Mûsikî, Kar Mûsikîsi, Gece Bestesi, Tanbûrî Cemil Bey’in Ruhûna Gazel, Itrî, Akşam Mûsikîsi, İsmâil Dede’nin Kâinâtı, Ses gibi pek çok şiirine mûsikî ile ilgili adlar vermiştir. Yahya Kemal için olayların, mekânların, şehirlerin mûsikîsi vardır. Tanrıkorur, Yahyâ Kemâl şiirlerinin besteciliğinde alışılagelmiş bestecilik biçimlerinin dışına çıkmıştır. Çünkü: şiirlerdeki uzun destansı anlatımlar, Tanrıkorur’u yeni form arayışına ve düzenine sevk etmiştir. Gülçin Yahya Kaçar’ın sunumunda: Genelde edebiyat ve mûsikî yönüyle, özelde ise; bestecilik, mûsikî nazariyatı, mûsikî târihi ve mûsikî kültürü yönüyle Yahya Kemal ve Cinuçen Tanrıkorur üzerinden bir medeniyetin aktarımına vurgu yapılacaktır. Prof. Dr. Gülçin YAHYA KAÇAR Akademisyen, ud sanatçısı, besteci. 1988 yılında Gazi Üniversitesi Müzik Bölümü’nden mezun oldu. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası grup şefi Aycan Sancar ile dört yıl flüt çalıştı. Batı müziği eğitiminin yanı sıra Türk Müziği ve ud ile ilgilenmeye başladı. 1986 yılında ud virtüozu, besteci, mimar Cinuçen Tanrıkorur’un öğrencisi oldu. Tanrıkorur’un ud metodunu altı ay gibi kısa bir sürede bitiren ilk ve tek öğrencisi olarak Cinuçen Tanrıkorur ile birlikte ilk resitalini verdi. Yüksek Lisans ve Doktora döneminde Prof. Mutlu Torun’un ile çalıştı. 2002 yılında Yardımcı Doçent, 2004 yılında Doçent, 2009 yılında da Profesör ünvânını aldı. Ud Metodu, Ud Alıştırmaları, Yorgo Bacanos’un Ud Taksîmleri, Türk Müziği Çocuk Şarkıları, Türk Mûsikîsi Rehberi, Türk Mûsikîsi Üzerine Görüşler ( Analiz ve Yorumlar), Gülzâr-ı Mûsikî (Çeviri) Klâsik Türk Mûsikîsi Güftelerinde Osmanlıca Kelime ve Terkîbler, Bergüzâr-ı Çanakkale adlı dokuz kitabı bulunmaktadır. Gazi Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarı kurucusudur. Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü kurucu kadrosunda yer almıştır. Otuz farklı ülkede uluslararası ud resitalleri vermiş, radyo ve televizyon programları, akademik çalışmalar yapmıştır. Halen Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarı Öğretim Üyesidir.…
4 Mayıs 2019 Cumartesi günü Türkiye Tarihi Evleri Koruma Derneği TÜRKEV’in katkılarıyla Dede Efendi Evi'nde gerçekleşen Türk Müziği Akademik Çevresi Bilim-Sanat Etkinlikleri'nin beşincisinde, Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Onur Güneş Ayas, “Oryantalizm, Öz-Oryantalizm ve Türk Müziği” başlıklı bir sunum yaptı. SUNUM HAKKINDA Oryantalizm, Edward Said’e kadar “Batı”nın “Doğu” hakkında bilgi edinme çabalarını ifade eden bir kavramdı. “Doğu”nun “Batı” tarafından temsil edilmesinin yol açtığı iktidar ilişkisine ilk dikkat çekenlerden biri olan Said, Oryantalist söylemin toplumlar ve kültürler arasındaki eşitsiz ilişkileri nasıl meşrulaştırıp “Şark”ı susturduğunu başarıyla gösterdi. Ancak “Şarklılar” üretimine bizzat katılmazlarsa, bu söylemin nasıl meşruiyet ve hegemonya kazanacağını ve nasıl farklı şekiller alabileceğini açıklamayı ihmal etti. Batı dışı toplumların kendi “Doğu” ve “Batı” imgelerini yaratarak kimliklerini inşa ettikleri bu öznellik alanını ifade etmek için, daha sonra “kendini Şarklılaştırma” ve öz-oryantalizm (self-orientalism) gibi kavramlar üretildi. “Oryantalizm, Öz-Oryantalizm ve Türk Müziği” başlığını taşıyan sunum, Türkiye’deki müzik tartışmalarını bu kavramsal çerçeve içinde yorumlamayı amaçlıyor. Türkiye’nin modernleşme ürecine öncülük edenler bir yandan bazı oryantalist klişeleri içselleştirdiler, bir yandan da Batılı oryantalizmin Türkler hakkındaki önyargılarına karşı mücadele ettiler. Bu iki tutumu uzlaştırmak için Türklüğün Batıyla uyumsuz, istenmeyen, “Şarklı” görünen özelliklerinin yansıtılacağı bir “iç öteki” yarattılar. İdeal Türk kimliğini de bunun zıddı olacak şekilde tanımladılar. Türk müziğinin Doğu-Batı-Türklük üçgeninde yeniden tanımlandığı alaturka-alafranga tartışması bu söylemlerin en yoğun şekilde kullanıldığı alanlardan biri oldu. Resmî müzik politikalarına karşı çıkanlar bile tersinden de olsa aynı oryantalist şablonları yeniden ürettiler. Türk Müziği Akademik Çevresi’nin düzenlediği Bilim-Sanat Etkinlikleri kapsamında gerçekleştirilecek olan etkinlik, müzik tartışmaları üzerinden bu şablonları tartışmak isteyenlere sesleniyor. Doç. Dr. Onur Güneş Ayas Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde, yüksek lisans ve doktorasını aynı üniversitenin Sosyoloji Bölümü’nde tamamlayan Güneş Ayas 2010 yılında Bakırköy Türk Musikisi Vakfı Konservatuarı’ndan mezun oldu. Çeşitli yayınevlerinde editör ve yayın yönetmeni olarak çalıştı. Sosyal bilimlerin farklı dallarında çok sayıda kitabın tercümesini ve editörlüğünü üstlendi. İlk kitabı Dostoyevski’de Batı Sorunu: Rus Ruhu ve Evrensellik adıyla 2010 yılında yayımlandı. Bunu Musiki İnkılabı’nın Sosyolojisi: Klasik Türk Müziği Geleneğinde Süreklilik ve Değişim (2014), Barbar Batı: Bir Aimé Césaire Kitabı (2015), Müzik Sosyolojisi: Sorunlar-Yaklaşımlar-Tartışmalar (2015) ve Müziği Boğan Gürültü: İdeolojinin Kıskacındaki Musiki (2018) adlarını taşıyan kitapları takip etti. Musiki İnkılabı’nın Sosyolojisi Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü ve Beyoğlu Belediyesi tarafından 2015 yılında “Yılın Türk Müziği Yazarı ve Kitabı” dalında Itrî Ödülü’ne layık görüldü. Etnomüzikoloji Derneği’nin kurucu üyesi olan Güneş Ayas, halen Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü’nde görev yapmaktadır.…
13 Nisan 2019 Cumartesi günü Türkiye Tarihi Evleri Koruma Derneği TÜRKEV’in katkılarıyla Dede Efendi Evi'nde gerçekleşen Türk Müziği Akademik Çevresi Bilim-Sanat Etkinlikleri'nin dördüncüsünde, İTÜ TMDK Müzikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Miltiadis Pappas, “Rum Kaynaklarında Dede Efendi” başlıklı bir sunum yaptı. SUNUM HAKKINDA Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde yaşamış olan Rum musikişinaslar, 16.yüzyıldan 20. yüzyılın başlarına kadar halkın rağbet ettiği çok sayıda besteyi Rum Ortodoks kilisesinin notasyon sistemiyle kayda almışlardır. 1830 – 1908 yılları arasında bu nota sistemiyle kaydedilmiş Osmanlı-Türk musikisi bestelerini içeren 10 kitap yazılmıştır. Bu kitaplarda 500’den fazla eser mevcuttur ve içerisinde Dede Efendi’ye de ait 50 eser bulunmaktadır. Dede Efendi’nin Rum kaynaklarında, resmi TRT kurumu repertuvar kitaplarında ve bilinen güfte mecmualarında bulunmayan eserleri de mevcuttur. Rum kaynaklarındaki versiyonlar, TRT repertuvarında bulunanlarla karşılaştırıldığında, ezgi ve güfte bakımından önemli farklılıklara sahiptir. Eserler, başka bir makamda veya usûlde yazılmış, bestekârları farklı bir isimle kaydedilmiş olabilmektedir. Bu 10 kitapta yer alan bazı eserler, Dede Efendi hayattayken yazıldıkları için tarihlendirmelerinde bir kesinlikten söz etmek mümkündür. Ayrıca bir eserin aynı yayımcının elinden çıkan değişik versiyonlarının bulunması da önemli bir tespittir. Rum kaynaklarındaki bu eserler, bilimsel anlamda bir önem arz etmektedir fakat çeşitli nedenlerden dolayı üzerinde detaylı araştırmalar yapılmamıştır. Söz konusu eserler, etkinliğimiz kapsamında çeşitli örnekler eşliğinde sunulacaktır. Biliyoruz ki, Dede Efendi’nin ölümünden 40 sene sonra taş plaklar ortaya çıkmıştır ve Dede Efendi eserleri okunmaya başlanmıştır. Bu sunumda da bahsedilen bu ilk kayıtlardan örnek eserler dinletilecek ve eserler üzerinden değerlendirmeler yapılacaktır. Etkinliğin ikinci bölümünde ise, bugüne kadar yapılan araştırmalarımızın ışığında, Dede Efendi’nin taş plaklara kaydedilmemiş veya sonraki süreçte hiç icra edilmemiş 5 eseri, TUMAC İcrâ Heyeti tarafından seslendirilecektir. Dr. Miltiadis Pappas İTÜ TMDK Müzikoloji Bölümü’nde öğretim üyesidir. Yüksek Lisans ve Doktora derecesini İstanbul Teknik Üniversitesi’nde tamamlamıştır. Çalışmalarında özellikle Osmanlı-Türk, Bizans sonrası (post Bizans) ve aralarındaki ilişkileri üzerine yoğunlaşan Pappas, özellikle 17-19. yüzyıllardaki Osmanlı müziğinin nazariyatı üzerine araştırmalarına devam etmektedir.…
Türk Müziği Akademik Çevresi Bilim-Sanat Etkinlikleri'nin üçüncüsünde fizikçi, müzisyen ve çalgı yapımcısı Orçun Güneşer , “Frekans Okur-Yazarlığı” başlıklı bir sunum yaptı. Halka açık ve ücretsiz olan etkinlik, 30 Mart 2019 Cumartesi günü saat 16:00’da Türkiye Tarihi Evleri Koruma Derneği TÜRKEV’in katkılarıyla, İstanbul Cankurtaran’da bulunan Dede Efendi Evi’nde gerçekleşti. SUNUM HAKKINDA Müzik ve matematik arasındaki bağ yüzyıllardır incelenen bir konudur. Lakin sanat ile bilim arasındaki bu karmaşık bağın tümüyle çözüldüğünü söylemek mümkün değil. Müzik gibi çağlara ve coğrafyalara göre, hatta kişiden kişiye değişen sanatsal çeşitliliği sabit kanunlara oturtmaya çalışmak ise bu bağın en aslî problemini teşkil etmekte. Buna rağmen, sanatsal özgürlüğün sonsuz genişliği içerisinde insanlık, bazı ses aralıklarını çok uzun bir süredir, birçok farklı kültürde ve birçok müzik türünde kullanmayı neden tercih etmektedir? “Frekans Okur-Yazarlığı” müzik, fizik ve matematiğin kesişim kümesine odaklanıyor. Bu çoklu-disiplinli alanın temel kavram ve terimlerini doğru tarif etmeyi ve bu tarifleri duysal örneklerle desteklemek suretiyle, deneyimleyerek öğretmeyi amaçlıyor. Müzik Teorisi ya da Nazariyatı denen alandaki çalışmaların doğru anlaşılması önündeki esas engel, temel kavramların çoğunlukla net biçimde tarif edilmeyişine dayanmaktadır. Ayrıca soyut bir bilgi olan matematik ile duyarak hislerimize işlediğimiz müzik realitesi arasındaki bağın kurulmaması, çoğu müzisyen için nazariyatı muhayyel bir bilgiye hatta muammaya dönüştürmektedir. Türk Müziği’nin bilimsel olarak araştırılması ve sunulması amaç edinen Türk Müziği Akademik Çevresi’nin düzenlediği Bilim-Sanat Etkinlikleri kapsamında gerçekleştirilecek olan 3. etkinlik, müzik teorisi ile müzik sanatı arasındaki bağın temellerini tanımak isteyen her disiplinden müziksevere açık interaktif bir sunum olarak gerçekleştirilecektir.…
16 Şubat 2019 Cumartesi günü Türkiye Tarihi Evleri Koruma Derneği TÜRKEV’in katkılarıyla Dede Efendi Evi'nde gerçekleşen Türk Müziği Akademik Çevresi Bilim-Sanat Etkinlikleri'nin ikincisinde, Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Okan Murat Öztürk, “Nazarî Modeller Işığında Makam: Kavramsal ve Tarihsel Dönüşümler” başlıklı bir sunum yaptı. SUNUM HAKKINDA Makam, Şark dünyasının mûsikî ameliyatı ve nazariyatının temel kavramlarından biri olarak, bir yandan kültürel bir çeşitlilik sergilemekte, diğer yandan da özellikle nazariyat düzleminde, tarihsel değişim ve dönüşümlere uğramış görünmektedir. Osmanlı dünyasında şekillenen mûsikî nazariyatı çalışmalarında da başat bir konumda bulunan makam kavramı açısından, nazariyat tarihinde öne çıkan belli başlı nazarî modeller, bu çalışmanın odak noktasını teşkil etmektedir. Nazariyat alanı, hiç kuşkusuz, ortaya çıkışı ve gelişimi ve yaygınlaşması bakımından, ‘nazariyatçı’ olarak nitelendirilen özel bir mûsikîşinas veya ‘ilim erbabı’ kimselere ihtiyaç gösterir. Tarihsel açıdan bakıldığında mûsikî alanında ‘nazariyatçı’ nitelikleriyle öne çıkan kimseler arasında mutasavvıflar, ilahiyatçılar, devlet veya din adamları, tarihçiler, sanatkârlar, âlimler ve ariflerin yer aldıkları görülür. Bu yönüyle mûsikîye nazarî düzlemde bakan kimselerin, yetişmeleri, eğilimleri, bilgi ve tecrübeleri itibarıyla farklı hususiyetlere sahip oldukları bir hakikattir. Bu nitelik, mûsikî nazariyatı alanında ortaya konulan çeşitli nazariyelerin, sadece ‘bilim’ –özellikle de ‘pozitif bilim’– temelinde şekillenmediğini; bundan çok daha etkili olmak üzere, sembolik nitelikteki kavrayışların, nazariyat çalışmalarına çoğu zaman etkili birer zemin temel teşkil etmiş olduğunu açıkça göstermektedir. Neticede nazariyatçı, mûsikîye ‘bakar’ iken sadece ‘orada olan’a bakmak ve ‘orada olup biten’i anlama ve açıklamaya çalışmakla yetinmemektedir. Bundan daha fazla olarak ‘öğrendiği’, ‘önemsediği’, ‘bağlandığı’ veya ‘inandığı’ kavram, sembol, işaret veya rumuzlar üzerinden, geniş bir ‘yorumlama/tevil’ faaliyetinde bulunmakta ve böylelikle de mûsikî nazariyatı alanının çok-boyutlu unsur ve değişkenlere dayalı olarak gelişimine katkı sağlamaktadır. Etkinlikte, Osmanlı makam nazariyatı alanında yaşanan dört önemli kavramsal ve tarihsel değişim ve dönüşüm dönemine ışık tutulmakta; aralarındaki muhtelif bağlantılar ve değişimde etkili olan hususlar, aydınlatılmaya çalışılmaktadır. Böylece, ‘devir’, ‘makam’, ‘seyir’ ve ‘dizi’ temelli nazarî modellerin gelişimleri ve temellendirildikleri esaslar belirlenerek, nazariyat alanına bakışın muhtemel boyutları üzerinde, yeni yorumlamaların gerekliliğine dikkat çekilmektedir. Doç. Dr. Okan Murat Öztürk Sanatçı ve akademisyen. Temel çalışma konularını makam nazariyatı, müzik analiz yöntemleri ve Türk modernleşmesi sürecinin mûsikî alanında yol açtığı değişimleri muhtelif boyutlarıyla ele alma oluşturuyor. Bugüne değin gerçekleştirdiği tüm sanatsal ve akademik çalışmalarında mûsikî alanındaki temel meselelere daima ‘daha iyi anlama’ya dönük bir çabayla yaklaşmayı ve sanatsal düzlemde de ‘nitelikli temsil’ konusuna önem vermeyi ilke edinmiştir. ICTM ve MÜYORBİR üyesi olup, halen, Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi Müzikoloji Bölümü’nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.…
Türk Müziği Akademik Çevresi Bilim ve Sanat Etkinlikleri'nin ilki 26 Ocak 2019 Cumartesi günü Dede Efendi Evi'nde başladı. Yoğun ilgi gösterilen etkinlikler serisinin ilkinde İTÜ TMDK Müzikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ozan Baysal'ın "Ferahfeza Mevlevi Ayini'nde Perdenin Ötesi" başlıklı sunumunun ardından Prof. Rûhî Ayangil yönetimindeki TUMAC İcrâ Heyeti Dede Efendi'nin Ferahfezâ Mevlevî Âyîni'ni icra etti. TUMAC İcrâ Heyeti Rûhî Ayangil (Kanun / Gûyende) Aslıhan Eruzun Özel (Kemençe) Korkutalp Bilgin (Tanbûr) Burçin Bahadır Güner (Ud) Ahmet C. Altınkaynak (Ney) Bâkî Enis Balakbabalar (Kudûm / Bendîr) Memduh Özyalvaç (Naathân / Âyinhân)…
Türk Müziği Akademik Çevresi Bilim ve Sanat Etkinlikleri'nin ilki 26 Ocak 2019 Cumartesi günü Dede Efendi Evi'nde başladı. Yoğun ilgi gösterilen etkinlikler serisinin ilkinde İTÜ TMDK Müzikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ozan Baysal, "Ferahfeza Mevlevi Ayini'nde Perdenin Ötesi" başlıklı bir sunum yaptı. SUNUM HAKKINDA Türk mûsikîsinin en sanatlı formu olan Mevlevî Âyîn repertuarı hakkında birçok ulusal ve uluslararası çalışma bulunsa da, müzik içerisindeki yapısal unsurların ayinin programatik yapısı ve güftelerin anlamı ile birlikte ele alındığı incelemeler son yıllarda ortaya çıkmaya başlamıştır. Hammâmîzâde İsmail Dede Efendi’nin Ferahfezâ Mevlevî Âyîni’ndeki müzikal akış ve sözel anlam arasındaki ilişkilerin inceleneceği bu sunumda öncelikle makam müziğinde kullanılabilecek yeni bir yapısal analiz modeli tanıtılacaktır. Zaman-Makam Analiz Modeli olarak adlandırdığımız bu model çizgisel bir zaman ölçeği üzerinde makamsal değişim ve dönüşümleri farklı katmanlardan oluşan yatay bir olaylar şeması şeklinde sergileyerek, eser içerisinde yer alan tikel müzikal an’ları, tümel bir bütünlük içerisinde yansıtmayı ve incelenen eserdeki farklı zaman bölgeleri arasındaki yapısal bağlantıları görülebilir kılmayı hedeflemektedir. Sunumumuz, bu modelin sağladığı analiz perspektifinin kullanıldığı Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (Tübitak) tarafından desteklenen “Mevlevi Ayinlerinde Söz Boyama” başlıklı araştırma projesinin bazı önemli sonuçlarını özetlerken, Ferahfezâ Mevlevî Âyîni’nde kullanılan güftelerin anlamı da dikkate alındığında ortaya çıkan olaylar şeması ile Dede Efendi’nin tasavvuf anlayışının varoluşsal bir programa nasıl dönüştüğünü perdeye yansıtacaktır. Doç. Dr. Ozan Baysal İstanbul Teknik Üniversitesi Müzikoloji Bölümü’nde öğretim üyesidir. Yüksek Lisans ve Doktora derecesini Istanbul Teknik Üniversitesi Müzik İleri Araştırmalar Merkezi’nde (MIAM) tamamlamıştır. Çalışmalarında özellikle zaman ve hareket teorileri üzerine yoğunlaşan, ve bu alandaki farklı perspektifleri müzik algısı ve hafıza teorileri ile harmanlayarak “Döngüsel Analiz Modeli” ve “Zaman-Makam Analiz Modeli” gibi çeşitli müzik analiz modelleri sunmuş olan Baysal, aynı zamanda Müzik Teorileri Tarihi üzerine araştırmalarını devam etmektedir.…
Velkommen til Player FM!
Player FM is scanning the web for high-quality podcasts for you to enjoy right now. It's the best podcast app and works on Android, iPhone, and the web. Signup to sync subscriptions across devices.
Slut dig til verdens bedste podcast-app for at styre dine yndlings shows online og afspille dem offline på vores Android og iOS apps. Det er gratis og nemt!